Osmanlı Dönemi Kumaşları
Osmanlı dokumacılığı, kendi oluşturduğu özgün nitelikli ürünlerini vermeden önce çevresinin gelişmiş bir dokuma sanatının mirasçısı olmuştur. Osmanlıların fetihten önce ve sonra Bizans saray teşkilatından ve özellikle törenlerinden etkilendiği bilinmektedir.1 Bununla beraber Osmanlı Dokuma Sanatındaki asıl etkiler hiç kuşkusuz Anadolu Selçukluları ve Beylikleri devri dokumalarından kaynaklanmaktadır.
Dokuma Sanatı, Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasî, iktisadî, sosyal ve ticarî hayatında çok önemli bir yer almıştır. Bir saray sanatı olarak devlet hazinesine büyük gelir ve kâr sağladığı için gelişmesini devlet kontrolü altında sürdürmüştür.
Kumaşlar dokundukları şehre göre; Halep kumaşı, Bursa kumaşı gibi, kullanıldıkları yere göre; Trablus kuşağı, Konya sevaisi gibi, şahıs isimlerine göre; Hacı Ali bezi, Bakkaloğlu işi, Selimiye gibi adlar almışlardır.
Tekniklerine göre adlandırılanlar çoğunlukta olup başlıcaları; kadife, çatma, kemha, seraser, atlas, canfes ve kutnu’dur. Renk sayısına göre adlandırılanlar; serenk, heftrenk, desenine göre adlandırılanlar ise; gülistanî, çınarlı, benekli gibi kumaşlardır.
Dokuma Sanatı, Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasî, iktisadî, sosyal ve ticarî hayatında çok önemli bir yer almıştır. Bir saray sanatı olarak devlet hazinesine büyük gelir ve kâr sağladığı için gelişmesini devlet kontrolü altında sürdürmüştür.
Kumaşlar dokundukları şehre göre; Halep kumaşı, Bursa kumaşı gibi, kullanıldıkları yere göre; Trablus kuşağı, Konya sevaisi gibi, şahıs isimlerine göre; Hacı Ali bezi, Bakkaloğlu işi, Selimiye gibi adlar almışlardır.
Tekniklerine göre adlandırılanlar çoğunlukta olup başlıcaları; kadife, çatma, kemha, seraser, atlas, canfes ve kutnu’dur. Renk sayısına göre adlandırılanlar; serenk, heftrenk, desenine göre adlandırılanlar ise; gülistanî, çınarlı, benekli gibi kumaşlardır.
Osmanlı Dönemi Dokuma Kumaş Çeşitleri
Kutnu: Kendine has renkleri, dokunuşu, ve desenlerinin çeşitliliği ile Doğu memleketlerine özgü bir kumaştır. Uzunlamasına renkli şeritlerden oluşan Kutnu; atkısı pamuk, çözgüsü ipek olan yollu bir kumaştır. 10 Kutnular parlak ve mat çizgilerin yan yana gelmesiyle süslendiği gibi, üzerinde çiçekler yapılmış motifli olanları da bulunmaktadır. Kutnularda ipek çizgiler tek renkte ve çoğu zaman sarı renkte olduğu gibi, birçok renkli çizginin yan yana gelmesiyle de dokunur. Bu yüzden farklı adlandırılmalarına da neden olur. En çok bilinen çeşitleri; hindiye, kemha, sultan, mercan, çiçekli şahiye, kerasi, çiçekli-vişneli ful, çiçekli - kırmızılı ful, çiçekli furş, çiçekli mecidiye, bağlamalı furş, bağlamalı mehtap, bağlamalı darıca, bağlamalı zincirli, bağlamalı sarı tas, bağlamalı sedeflidir.Kutnu kumaş kaftanlar |
Osmanlı dönemi geniş kullanım alanı bulan kutnu kumaşların önü açık, yanları yırtmaçlı ve içi astarlı, kenarlarına harçlarla süsleme yapılan kadın giysileri bugün bile hala Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde geleneksel törenlerde kullanılmaktadır. 12 Kutnu dokumaların kadın giyiminin yanı sıra kürklerin astarlanmasında, dekoratif amaçlı olarak, perde, koltuk, kanepe, yastık örtüleri yapımında da kullanıldığı görülmektedir
Alaca: Eskiden iç giyim ve tefrişlerde kullanılmış olan bir kumaş olup, hem pamuk hem de ipekli olarak dokunmuştur. Bursa, Halep, Manisa, Tire ve Erzincan Alacaları en ünlü olan çeşitleridir. Sadece bez ayağı bağlama tarzı ile dokunan Alaca’ların kumaş yüzeyinde oluşturulan değişik renklerdeki uzunlamasına çizgisel efektleri çözgü ipliği ile sağlanmaktadır. Kutnuların atkısında beyaz renkte pamuk ipliği kullanılırken, Alacalar lacivert, ve kahverengiye boyanmış atkı ipliği ile dokunurlar. Bu kumaşlar, dokunduktan sonra sıvama tabir edilen haşıl maddesiyle sıvandıklarından, Kutnulara nazaran daha sert durumdadırlar.
Alacalar, düz-hareli renklerde üretildiği gibi, ekoseli veya çözgü yönünde inceli kalınlı çizgilerle renklendirilmiş kompozisyonlarda üretilirler. Kutnu dokumalar kadar zengin çeşide sahip olmasalar da Kemha, Şaliye, Mekkavi, Çitari, Müflüs olarak adlandırılan çeşitleri bulunmaktadır.
Meydaniye: Alacalardan daha fazla çeşide sahip Meydaniyeler farklı kompozisyonlarda ve çözgü yönünde yollu, çizgili desenlenmektedir. Alacalardan daha sık dokunuşludurlar. İnce Kalem, Şalşapik, Enli Şalşapik, Kırmızılı Osmaniye, Elvanlı, Dişli, Yeni çizgi gibi bugün hala dokunan, Kürdiye, Rahvancı, Bağlamalı Meydaniye gibi artık üretilmeyen çeşitleri bulunmaktadır.
Alaca: Eskiden iç giyim ve tefrişlerde kullanılmış olan bir kumaş olup, hem pamuk hem de ipekli olarak dokunmuştur. Bursa, Halep, Manisa, Tire ve Erzincan Alacaları en ünlü olan çeşitleridir. Sadece bez ayağı bağlama tarzı ile dokunan Alaca’ların kumaş yüzeyinde oluşturulan değişik renklerdeki uzunlamasına çizgisel efektleri çözgü ipliği ile sağlanmaktadır. Kutnuların atkısında beyaz renkte pamuk ipliği kullanılırken, Alacalar lacivert, ve kahverengiye boyanmış atkı ipliği ile dokunurlar. Bu kumaşlar, dokunduktan sonra sıvama tabir edilen haşıl maddesiyle sıvandıklarından, Kutnulara nazaran daha sert durumdadırlar.
Alaca dokuma örnekleri |
Alacalar, düz-hareli renklerde üretildiği gibi, ekoseli veya çözgü yönünde inceli kalınlı çizgilerle renklendirilmiş kompozisyonlarda üretilirler. Kutnu dokumalar kadar zengin çeşide sahip olmasalar da Kemha, Şaliye, Mekkavi, Çitari, Müflüs olarak adlandırılan çeşitleri bulunmaktadır.
Meydaniye: Alacalardan daha fazla çeşide sahip Meydaniyeler farklı kompozisyonlarda ve çözgü yönünde yollu, çizgili desenlenmektedir. Alacalardan daha sık dokunuşludurlar. İnce Kalem, Şalşapik, Enli Şalşapik, Kırmızılı Osmaniye, Elvanlı, Dişli, Yeni çizgi gibi bugün hala dokunan, Kürdiye, Rahvancı, Bağlamalı Meydaniye gibi artık üretilmeyen çeşitleri bulunmaktadır.
Meydaniye dokuma örnekleri |
Bogasi: En basit dokuma tekniği olan “bez ayak”la dokunmuş bir cins pamuklu kumaştır. Başta kaftan astarlığı olmak üzere, muşamba yapımında, minder ve yastık yapımında, baskı ile desenlendirilerek döşemelik yapımında kullanılmaktadır.
Bogasi kumaş örneği |
Kirpas kumaş örneği |
Klaptan; gümüş ve altın veya altın alaşımlı gümüş telin çift katlı iplik etrafına gevşekçe sarılmasıyla elde edilmektedir. Tel; bazen dokumada ipekle beraber doğrudan doğruya altın ve gümüş olarak kullanılmıştır. Buna en değerli kumaş olan seraserde rastlanır. Sim; Metal iplik çekirdek pamuk etrafına, ipliği kapatacak şekilde sarılmıştır. Klaptanın aksine iplik hiç görülmez, sadece metal tel görünür. Burada kıymetli metal, klaptanda olduğundan daha fazla kullanılmış olur.
Klaptan kumaşlar |
En yaygın bilinen ipekli kumaşlar; Kemha, Kadife, Çatma, Atlas, Gezi, Canfes, Selimiye, Şib, Serenk, Savaî, Zerbaft ve Seraser’dir.
Kemha: Arşiv kayıtlarında çatma ve kadife ile beraber çok sık adı geçen ve özellikle kaftan yapımında kullanılan bir kumaş türüdür. Kemhanın çözgüsü ve atkısı ipek, deseni yapan takviye atkısında ayrıca gümüş veya altın alaşımlı telle çok sık dokunmuş ipekli bir kumaştır. Kemhanın deseni çözgü yüzlü saten üzerine ipek ve klaptan takviyesiyle dokunur ve çok kompleks bir teknik gösterir. Kalın ve sık dokunmuş olması sebebiyle, üst kaftan yapımına çok elverişlidir. Avrupa’da “Ottoman Gros Grain” adı ile ünlenmiştir. Kemhaların deseni, tamamen Osmanlı saray sanatı paralelinde hiçbir yabancı etkisinde kalmadan çok çeşitlilik ve özellik gösterir. Kemhanın çok kullanılmasının sebebi, bu ipekli kumaşın kalın, ağır, gösterişli dokuma özelliği ile saray yaşantısına uygun olmasıdır.
Kadife: Kemhanın yanı sıra en çok kullanılan kumaştır. Çözgüsü ipek, atkısı ipek ya da pamuktan olan havlı dokumadır. Atkısında klaptan bulunana “telli kadife” adı verilir. Kadife tekniği, çok eski kompleks bir tekniktir. Kadifenin havı, çözgülerin arasına atılan fazla çözgü ipliklerinin ön yüze çıkarılıp, aynı seviyede kesilmesi ile yapılır. Osmanlı dönemi kayıtlarında kadife ilk olarak 1481-86 arasında Sancağa çıkan şehzadelere verilen hediyeler arasında Yekrenk kadife, münakkaş kadife (desenli), kadife-i müzehhep (gümüş ve altın telli), kadife-i benek isimleri ile geçer. En önemli dokuma merkezi Bursa’dır. Bilecik, Aydos, Karaman, Göynük ve geç devirde de Üsküdar kadifenin dokunduğu diğer önemli merkezler olmuşlardır.
Çatma: Dokunuş ve tekniği itibariyle kadifenin bir cinsi olup, kabartma desenlidir. Çatmanın kadifeden farkı, zemine oranla süsleme havının yüksek oluşudur. Çatmalar kaftan yapımında, divan, yastık yüzleri gibi mefruşat eşyası olarak, at koşumlarında, kitap ve silah kapları, yorgan yüzleri olarak da kullanılmıştır. Bursa, Bilecik ve Üsküdar çatmaları dünyaca ün yapmışlardır. Sade çatma, münakkaş çatma (desenli), müzehhep çatma ( gümüş ve altın alaşımlı tellerle dokunmuş) olarak isimlendirilen bu çatmaların (1481-86) sancağa çıkan şehzadelere verilen eşyalar arasında “Mirahuri Kaftan Bursa Çatma Kadifesindendir ki altunludur” şeklinde arşiv kayıtları bulunmaktadır.
Abanî : Üzerine safran sarısı dallar işlenmiş, açık sarı ya da beyaz renkte, ipekli, kalın bir kumaştır. Hindistan ve Halep’den geldiği gibi Bursa ve İstanbul’da da dokunmuştur.23 Daha çok sarık olarak kullanılan abani kumaş perde, yorgan yüzü, başörtüsü, bohça, kundak, sarık bezi ve kadın giysi yapımında da geniş ölçüde kullanılmıştır.
Atlas: Avrupa’nın saten dediği en eski ipekli dokuma tekniğidir. Atkı telleri gizli kaldığından çözgü ipleri yan yana gelerek parıltı verir. İpeğin parlaklığını en iyi gösteren kumaş türü olduğundan özellikle 14. Ve 15. Yy larda ipek dokuma ile uğraşan bütün ülkeler atlas dokumaya yönelmişlerdir.25 Osmanlılar 17. Yy’a kadar bu dokuma türüne rağbet etmemişler İran, Şam ve Venedik’ten getirtilen atlasları tercih etmişlerdir. Daha sonraları Bursa, İstanbul, Alaşehir ve Maraş imparatorluk içinde atlas dokuyan merkezler olmuşlardır. Padişah kaftanlarında kırmızı, mavi, yeşil kullanılmış olup desenli, taraklı ve yollu atlas çeşitleri dokunmuştur.
Gezi: Çözgüsü ipek, atkısı ipek ve pamuk iplik, sık dokunmuş hareli kumaştır. Atkılar iplikle beraber birkaç kat ipektir ve ince çözgü ile dokununca, arada kalın atkı fark edilir. Kumaş daha sonra iki kızgın mengene silindir arasından geçirilerek ezmek suretiyle kumaşın haresi yapılır. 16. Yy dan sonra görülen gezi dış kaftan yapımında aynı zamanda da astarlık olarak kullanılmıştır.
Canfes: Bir tek kat çözgü, tek kat atkı sıra ile örgü gibi dokunur. Eskinin mat, düz ipekli kumaşlarındandır. Kadın elbiseleri ve kaftanlarının etek içi, kol ağzı ve önlerini astarlamak için kullanılır. Yanar döner, kumru göğsü, dama taşı gibi çeşitleri bulunmaktadır.
Selimiye: 18. yy dan sonra Üsküdar Ayazma Camii civarındaki tezgahlarda dokunmaya başlanan çözgüsü ve atkısı ipekten, genellikle boyuna yollu ve yolların içi küçük çiçekli ipekli kumaştır. Yolları ayıran küçük kutulu ince şeritler, bu kumaşın ayırt edici özelliğidir. Çiçekler klaptanla dokunmuştur. Kumaşın adı III. Selim devrinde, Selimiye Kışlası’nın yapılmasından dolayı verilmiştir. Son zamanlara kadar kadın-erkek entarilerinde ve çocuk kaftanlarında kullanılmıştır.
Şîb: İpekli olup tel ile dokuması zenginleştirilmiştir bir kumaştır. İstanbul’un telli ve sade Şib’i meşhurdur. Anadolu Şibleri, ipekten, atlas zemin üzerine telin de kullanıldığı yerel zevki aksettiren dokumalardır.
Serenk: 16. yy dan sonra rastlanan, kaftan yapımında, tel yerine sarı ipek kullanılan kalın desenli bir kumaştır. Desenler ekseri çiçek veya beneklerden oluşur ve dokunmasında zengin malzeme kullanılır. Serenk, aslında üç renk anlamına gelir, fakat sonradan daha çok renk kullanılmış ve altın tel yerine sarı ipek kullanılan kumaşa bu ad verilmiştir.
Savaî: İpek ve klaptanla dokunmuş, 18. yy. ikinci yarısına ait, ipekli kumaş cinsidir. Kumaşın deseni serpme veya sıra ile bazen de geometrik şema içinde dizilmiş ufak dallı ve yapraklı çiçeklerden oluşan bir bezeme gösterir. İnce metal tel sadece çiçeklerde kullanılmıştır. Bu işlem dokuma sırasında, tezgah üzerinde her çiçek için ayrı ayrı yapıldığından çok zaman almaktadır. Savaîlerin yollu olanları da vardır. Bu bakımdan Selimiyelere benzerler, fakat onlara nazaran daha hafif ipeklilerdir.
Seraser: Bu dokuma türünde desen, altın alaşımlı telin sarı ipeğe, gümüş telin ise fildişi renginde ipek iplik etrafına sarılması ile dokunur. Bunun sebebi, değerli metali israf etmemek içindir. En pahalı ve değerli kumaş olan seraserin çözgüsü ipek, atkısı altın alaşımlı gümüş veya doğrudan doğruya gümüş veya altın tel kullanılarak dokunur. Seraser ile kemha arasındaki fark, seraserin telle, kemhanın ise klaptanla dokunması ve desenlerinin farklı olmasındandır. Seraser adı, “baştanbaşa” anlamına gelir ki, desen bir eni kaplayacak şekilde ve kumaşın değerli tellerini gösterecek tarzda çizilmiştir. Seraser kumaşının en göze çarpan özelliği, altın ve gümüş tellerin hakimiyeti, konturların bir renk ipekle belirtilmesi, desenin şaşılacak kadar sade, fakat görkemli oluşudur. Sultanların yabancı hükümdar veya elçilere verdiği kıymetli hediyeler arasında seraser kaftanlar başta gelirdi.
Kaynak:
Kevser GÜRCAN YARDIMCI
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, İstanbul, TÜRKİYE
E-Posta: kevser@msgsu.edu.tr
Hiç yorum yok